Bir haftalık iznimde fırsat bulup kayak yapmanın tadına varabildiğim için bu sene de şanslıyım. Kayak, yamaç paraşütü, tüplü dalış, serbest paraşüt atlayışı gibi disiplin ve adrenalin dolu sporlar yaparak kendimi keşfetme imkanı bulabildiğim için de. Farkında olmasanızda bu sporlardaki disiplin ve özveri, sizin hayatınızın geri kalanında da önemli rol oynuyor. Ayrıca bu aktiviteler zamanınızı dolu dolu geçirerek iç huzurunuzu da size bahşediyor.

          Gelelim websitemize. Bu siteyi açma sebebime gelirsekte anılarımı biriktirebilmenin en iyi yolu olduğunu düşünmemdir, birazda yazmakta olduğum fantastik hikaye kitabım için alıştırma yapmış oluyorum. Bi taşla iki kuş.

        Kayak yapmanın çok zor olmadığını sadece doğru adımlarla gitmeniz gerektiğini bir çok kişi size söyleyebilir ama bunu uygulama kısmında bi kaç tavsiyede bulunabilirim. Paten de kullandığım için iyi bilirim ki ilk ayağınıza geçirdiğinizde zemin ayağınızın altından kayıp gider ya da öyle olacakmış gibi gelir. Bu sebeple doğru adımla başlamak bu spora olan önyargınızı çok rahatlıkla kırmanıza yardım edebilir.

         Ben ilk öğrendiğim tekniği öncelikle sizlere aktarayım. Yan tırmanış. Kayaklarınızın köşeleriyle yukarı çıkabilmenize yardımcı olur. Malum kayak yapmak için rampa kullanıyorsunuz ve bu rampayı her fırsatta teleski, telesiyej ile çıkamazsınız. Bu durumlarda yan tırmanış işinize çok yarar. Kayaklarını ilk ayağınıza geçirirken rampa aşağı değil de paralel şekilde yere bıraktığınızda rampanın aşağısında bulunan kayağınız vadi kayağı olarak, dağa yakın olan kısımdaki kayağınız dağ kayağı olarak adlandırılır. Öncelikle vadi kayağını ayağınıza geçirmelisiniz ki dağ kayağını giyerken kaymaya başlamayın ve  dolayısı ile düşmeyin.

      Yeni başlıyorsanız önemli unsurlardan biri de Dyn ayarının kayağınızda düşük olması yani düştüğünüzde kayak ayağınızdan kolayca çıkmalı ki bunu da Dyn ayarı belirler. Yere sert düştüğünüzde kayaklarınız sakatlanmanıza neden olabilir çünkü saplanır yere ve dizinizin dönme ihtimali doğar. Çok mu olur böyle birşey hayır ama yine de önce “güvenlik”.  Biz Tarkan adlı kayak kiralama ofisinden kiralamıştık orada Salomon’un yeni başlayanlar için Dyn ayarı düşük ayarlanmış kayakları mevcut. Gayette kaliteli ve ilk kullanıma uygun kayaklar var. Lakin siz yine de bilin. Bazı yerlerde çok profesyoneller için küçük ve kısa kayaklar var sakın ola aldanıpta almayın yoksa sürekli düşmekten keyif alamazsınız. 

          Diyelim ki kayaklarınızı aldınız, kar’ a ilk ayak bastınız ve öğrenmeye hazırsınız. Fren yapma usulünü uygulayın yani karsapanı iniş. Ayaklarınızı hafifçe birbirine çapraz bir şekilde çevirirseniz zaten otomatik olarak fren yapmaya başlıyorsunuz bunu da bi kaç saat içinde öğrenmiş olursunuz. Hatta beş metre gidin ve durun, bunu bi kaç kere tekrarlayın daha kısa sürede kavramış olursunuz. Eğer artık durabiliyor ve kontrol edebiliyorsanız sıra geldi yönlendirme kısmına. Asıl şimdi tam olarak kayak yapabiliyorum diyebilirsiniz. Tabi bu kısımda zor gelmiş ya da geliyor olabilir. Olay basit. Siz düz bir şekilde ya da yamaç kayışı yaparken velev ki “SOLA” dönmek istiyorsunuz, “SAĞ” ayağınızın üzerine yüklendiğinizde, evet evet sağ yanlış yazmadım 🙂 vücudunuz sağ ayak üzerine ağırlık verecek ve dolayısı ile sola doğru dönmeye başlayacaksınız. Kolay mı kesinlike evet. Bundan sonrasındaki detaylar artık işin içinde ne kadar kaldığınızla alakalı. Çok daha fazlasını yazıp kafanızı karıştırmak istemiyorum zaten bu bilgiler de sizler için yeterli. Bu arada yeni başlayanlar mutlaka Snowboard veya goggle’ unuzu yani kayak ve snowboard gözlüğü yanınıza alın, güneşli havalarda güneş gözlüğü ile idare edebilirsiniz lakin kar yağışı başladığı anda yüzünüzü de sarınca nefesiniz gözlük içerisinde buğu oluşturuyor ve hiçbişi göremiyorsunuz. Demedi demeyin…

        Biraz da ben aldığım keyiften bahsetmek istiyorum. Yamaç Paraşütü kursundan bahsetmiştim. Hani Antalya Karain’ de olan. Hemen ilk fotoğraftaki gördüğünüz bizler yamaç paraşütü kursunda tanışmış olmanın verdiği gururla, efendime söyliyim püsküüt müsküüt yok mu ya 🙂 Hiç felsefe yapmıyorum direk giriyorum konuya. İlk buluşmanın verdiği gazla Köfteci Yusuf’ a geçtik. Mmmm enfes. Gemlikte mola verenler deneyebilir. Yaklaşık 200 masa var ama siparişin son demi biterken köfteler geliyor masanıza. Bir de Cumalıkızık köyündeki sabah kalhvaltısını deneyin derim. Eski bir köy ve yapılar Cumhuriyet döneminin kalıntılarını taşıyor ve bunu da eşsiz kahvaltı ile donatmışlar. İlk fotoğrafımız bu köyden.

         İkinci gün Kebabçı İskenderi Bursada denedik. Şansımıza biz sonuncu beş kişiydik sahipleri rica etti sizden sonra gelenlere tembihlerseniz beklemesinler sizden sonra bitecek diye. Sonuncu iskenderi de bir güzel gömdük mü. Yeaaaa… Velhasıl kelam genel olarak Gemlikte kalıp araç ile gitmeye karar verdik Uludağ’ a. Gemlik küçük bir sahil kasabasını andıran bir yer. Ama denizin olduğu her yer gibi şirin ve güzel. Hatta İstanbul Gemlik seferi yapan bir deniz uçağı bile var. Sorduk bir profesör İstanbul’ dan ders için gelirken bu deniz uçağını kullanıyormuş. Soldaki mavi montlu arkadaşımız Eray da iyi bir nargileci. Al Fakher tütünleri de hazırlamış, offf mis. Ben de içiyor olsam da adam biliyor bu işi. Sabah güzel bir kahvaltının ardından Uludağ’ a geçtik. Birinci ve İkinci oteller bölgesinde kayak merkezleri var. İkisinin arası biraz uzak ama yine de birbirinden bağımsız güzel pistleri var. Siz de yürümek istemiyorsanız pistten piste geçiş yaparak teleski yardımıyla ikinci oteller bölgesine geçiş yapabilirsiniz. Otelde kalmak isterseniz de ikinci oteller bölgesi daha çok işinize yarayabilir. Hatta ikinci bölgede Volfram Maden Pisti en keyifli yerlerden biri. İlk kayak kiraladığınız yerden başladığınızda bir broşür yardımıyla kayarak ikinci oteller bölgesine gidebilirsiniz. Skipass aldıktan sonra 20 dakikaya varırsınız. Volfram maden pisti hızlı kayabileceğiniz ve uzun süre bunu muhafaza edeceğiniz bir yer. Uludağ’ da iken en çok keyif aldığım yer burasıydı. Volfram’ a telesiyej ile çıkabiliyorsunuz. Kayak yaptığımız günler içerisinde sabah yedikten sonra akşam yemeğine kadar acıkmadan kaymak işin en tuhaf tarafıydı. Eğlenmekten yemek yemek aklımıza bile gelmedi. Sadece kar yağışının yüksek olduğu son gün fazla enerji sarfetmekten sona doğru birazcık hissettirdi o kadar. Yine de her anı doya doya yaşayabileceğimiz güzel bir deneyimdi.

           Eğer ki yolunuz Bursa’ ya düşerse ve Uludağ’ a gidelim derseniz gelmişken Bursa içindeki lezzetli ve tarihi mekanları da gezerek güzel anılar biriktirebilirsiniz.

Başka bir yazıda görüşmek üzere hoşçakalın.