
Bu yılın planlı son kampını Delikli Koy Alaçatı’ ya atmaya karar verdik. Zaten İzmir’ de bulunurken ekip gelip beni Alsancak’ tan aldıktan sonra çevre yoluna bağlanıp koyulduk yola. Cumartesi olması dolayısı ile yol gayet sakindi. İzmir’ in Çeşme ve Alaçatı sevenleri muhtemelen cumadan yola koyuldular. Sakin sakin eğlenerek yola çıktık. Aslında bu görüntüleri de paylaşacaktım ama ekipman sd kart hatası verdi sadece su altında ve drone ile çekim yapabildik.
Yol çok karışık değil Alaçatı dönüşünden sonra sizi Sörf Rüzgarları bölgesine doğru götürürken küçük bir yoldan içeri veriyor. Bu yol tek araçlık neredeyse ve ikinci araba ile karşılaşırsanız zorlanıyorsunuz lakin pek de can sıkıcı değil. Bu yola alternatif olarak 2 tane daha yol var. Birisi arazilerden tekrar sola döndürüyor diğer yol da epey uzaktan Delikli Koyun üst tarafına sizi götürüyor. Üst taraf dediğim de yukarıya sadece 4*4 araç çıkabildiği için pek gereksiz buraya tırmanmak. Zaten yürüyerek her yere gidebiliyorsunuz.
Biz ilk vardığımızda arabamızı park edip önce tüm Delikli Koy’ a bir göz attık. Yaklaşık yarım saat sürüyor. Son küçük koylara kadar kamp atılıyor. En favori olanı ise girişteki büyük sahilin olduğu yer. Zaten Delikli Koy taşı da burada. Fotoğraflarda çok daha büyük duruyor yanına gelince o kadar büyük olmadığını göreceksiniz. Fakat şöyle bir şey de var ki belinizin üstünde derinliği olduğu için o an orada fotoğraf çekilirken footoğrafta çok büyük görünmesi normal. Yarım saatlik tur bizi terletince atladık suya. Suyunun turkuaz ve mavi rengi derinliklerinde yüzmek keyifli. Altta yer alan küçük resifleri seyrederek yüzmekte oldukça eğlenceli. Birçok yatın demir aldığı alanda uzun bir yüzme keyfinin ardından kurduk şemsiyemizi ve sandalyelerimizi sahile, görüntüyü seyrettik. Kimisi 4*4 üzerine kurulan çadır ile kamp alanını kurmuş, kimi karavan ile gelmiş, kimi caretta ile kimi de Volkswagen eski minibüs ile kurulmuş, aynı zamanda da sayısız çadır vardı. Tek kişilik çadır sayısı da oldukça fazlaydı.
Sevgili kamp severler, alan gerçekten orta halli güzeldi, kötü de diyemem iyi de sadece farklı bir yer. Muğladan Antalya’ ya uzanan sahil şeridinden biraz daha farklı. T cetveli yaparsak en güzel taraflarından biri festival alanlarında bulunan WC’ den var. Her iki cinsiyet için birer adet bırakılmış, Alaçatı Belediyesi bu bölgeye çöp tenekeleri de bırakmış ve insanlar uğraşmak zorunda kalmıyor. Gerçi yine de ortalığa atılan çöpleri görmek üzücü. Çöp, WC ve güzel sahil kumu pozitif taraftayken çok kalabalık olması ise negatif etkenlerden. İlk geceden örnek vermek gerekirse gece 3′ te hala gelen vardı. Yoh artık diyenleri duyar gibiyim. Ne yazık ki ciddiyim. Çadırlar içiçe, araç sayısı çok, bir çok yerde müzik farklı bir yerde deep house iken bir başka yerde arabanın bagajından ankara havası çalıyor. Rahatsız edecek düzeye gelince birinden reja ettim sağolsun kıstılar.
Biz ilk çadırı kurunca arabamızı çadırın yanına çektik ki Allahtan çekmişiz. Sağım solum önüm arkam çadır olacak diye korktuk yaw. Mangalcı bir Karadenizli tayfa vardı sayelerinde güzel müzikler dinledik sonra mangal yaptılar bi güzel gömüp gidince yerlerinde sıkış tepiş çadırlar kuruldu. Bizim yanımıza gelen insanlar bile o kadar yakındı ki bir ara çadır kazıklarını bizim çadıra çakacaklar sandım. Başta sinir olsam da sonradan öğrendim ki ilk çadır kurdukları yer imiş tabi hemen yardıma koyulduk. Birlikte çadırlarını kurduk, yaktığımız ateşten ki detaya giricem biraz sonra, biraz köz verip ateşi rüzgarda yakmalarını sağladık. Ağacın olmadığı yerde ateş yakmak kolay. Ver odunu…
Hemen bizim ateşimizi anlatalım. Kıyıda görülen taşlardan bir halka oluşturup yukarıdaki gördüğünüz ateşi oluşturduk. Mangal kömürü kullanmadan et pişirmek istedik, çünkü etin tadı daha enfes geliyor bu şekilde. Manzara gerçekten büyüleyici. Şu an özellikle sessizlik hakim iken sandalyemden bu fotoğrafı çektim. Bizim biricik kasabımız Serkan abiden güzelim etleri aldıktan sonra da şalgam suyu eşliğinde tabi ki naptık GÖMDÜK. Masamızı da çadırın önüne koyduk. Çadır hemen arkamızda ve arabamız da yanımızda iyiyiz derken insanlar 500 adet çadırı kurmaya başladı bir anda.

Gelelim geceye. O hafta çok yorgundum ve çok geç saati beklemeden yatayım dedim. Ne mümkün. Gecenin 4′ ünde hala millet ayakta ve kafalar gayet iyi. Bir ara bizim çadırın iplerine biri takıldı ve şunu duyduk “Kim koydu bu çadırı buraya yaaaa Alla Allaa”. Sabah bir baktım kazık yerinden çıkmış, Ne içtiyse artık. Bir başka arkadaşta yanındaki İngiliz genç ile konuşmaya çalışıyor ama dialog müthiş. Cem Yılmaz’ ın anlattığı kadar var. Hayır işin komedi tarafı İngiliz çocuk zaten Türkçe biliyor 🙂 Neither Nor’ un zamanı mı yaw uyutmadınız burada anlat meramını git. Derken sabaha doğru el etek çekilince uyuyabildik ama tabi ağaç olmayınca gölge yer de yoktu ve “netekim” uyandırdı sabah güneşi. Dışarıda rüzgar esiyor, serin hava var ama çadır bir buçuk kuşbaşılı pide pişirecek seviyede. Çıkıp ateşte çay demleyelim madem dedim. Havası sabah çok güzel. Ortam kumla karışık kaya olduğu için öğlen sıcağında çok bunaltıcı ve tozlu ama sabah keyifliydi. Ateşte suyumuz kaynayınca da bir kamp klasiği kavurmalı cheddarlı köy yumurtalı kahvaltımızı hazırladık ki arkasından ev yapımı reçel ile yeterince enerji alıp denize su altı çekimlerimizi yapmaya gittik. Su altında çok sayıda balık var. Hatta videosunu hazırlayınca buraya atacağım balık türleri de vardı. Binlerce balık arasında palet ile yüzüp sürekli çekim yaptık.

Bir ara karşıdan yine bir sürü geldi ve bu daha da fazla , beni gördükçe ayrılıp güzel bir görüntü oluşturdu. Kayanın altındaki boşluklardan diğer kısıma geçmek hepsi çok güzel. Yakında paylaşım yapıcam.
Delikli Koy denen kısımda ise herkes fotoğraf çekmek için sabırsızlanıyor. Velhasıl güzel yer. Bende bir ara buradaydım. Ben çekerken sakindi ama bir gün sonra boşluk bulup şu arada çekim bile yapamadım. Ufak bir hatırlatma. Burada büyük balıklar sürekli ayağınızı ısırıyor.

Kısaca özetlemek gerekirse, çok ahım şahım bir yer olmasa da yolunuz İzmir Alaçatı tarafında düşerse gidip görülebilir. Aklıma gelenler bunlar. Sizin aklınıza takılan bir şey olursa sormaktan çekinmeyin. Başka seyahatlerde görüşmek üzeree Hoşçakalın