Dolungaz Karaburun

Çeşme yolundan giderken Karaburun’ a döndünüz, motorsiklet için çok elverişli ama araba için de fena sayılmayan virajlı yollardan ilerliyorsunuz, dolungaz gibi sakin bir bölgedesiniz. Biz de tam böyle ilerledik. Köy yolundan içeri girince orada bir adet ücretli kamping alanı olduğunu gördük ve geri dönüp doğru alanı bulduk, kurulduk ve direk keyfini çıkarmaya başladık misss gibi alanın.

Hani bir kez daha gidilmeli dediğiniz yerler olur ya, Dolungazdaki kamp yerimiz tam da böyleydi. Ejderyalar kamp etkinliğini duyunca karar verdik ve yola çıktık. Yollar kötü değil. Aydın’ dan çıkıp otobandan devam ettiğimiz için rahat başladı. Karaburun’ a varana kadar sakin trafikte yer yer hızlı yer yer sakin bir hızla ilerledik. Karaburun çok gelişmiş bir yer değil hatta sadece bir adet eski bir benzinlik var. Migros, A101 ve Bim gibi alışveriş yapacağınız tükkanlar hariç pek bir dükkan vb yok. Bizim gideceğimiz alandan günlük bişiler alıp kamp yerine dönülecek imkan vardı ve 2 gün de böyle yaptık.

Dolungazdaki alana giderken köy yolu gibi bir yoldan ilerliyorsunuz fakat son iniş afakiydi. O yokuştan her araç çıkar ama epeyyy zorlanarak. Neyse ki o kısmı da atlatıp alana geldik. Alanda biz ilklerdendik. Daha çoğu kişi gelmemiş. Alana bir iki göz atınca tam beğenmemiştik ki hafif bir yokuş sonrası çok daha enfes bir alan yakaladık. Nasıl desem arada 30 metre yok ama burası 7-8 metrelik bir toprak uçurumun dibi ve denizin kayalara vuruşunu sürekli izleyebiliyorsun. Yokuşun diğer tarafı tamamen tozlu alan. Cebelitarık boğazı gibi. Bir tarafı mis Avrupa diğer tarafı Afrika. Ayrıca bizim kamp kurduğumuz alandan denize inip yüzebilirsin de. Biz yüzmeyi tercih etmedik. Fekaaatt sabah 7′ de soğuk havada kalkıp, küçük dalgaların denizdeki dağ gibi uzamış kayalara vuruşunu izleyince ve bu ortamda kahvemi içince, vücudumdaki endorfin rezervi tükendi. Yok yok ağlamıyorum gözüme mutluluktan endorfin kaçtı.

Öğlene doğru hava güzelleşince dalgalar kesildi fakat yine de mavi denize bakmak keyifliydi. İlk akşam uçurumun dibinde masayı kurup sucuk ekmek gömmüştük. Tabi biraz da piiizzz. Bir ara ikinci parti sucuklar pişiyordu ben artık yiyemedim. Gece 2 gibi kamp alanında başka grup arasında tatsız bir durum olsa da yine de sabahına o manzarada kalkmak enfesti. Hani az önce bahsettiğim kahvemi içtiğim sahne.

Ertesi akşam başka grup arkadaşlar da katılınca gece kalabalık olacağız diye uçurumun kenarındaki yokuştan aşağıya taşıdık masayı. Denize çok yakın mesafede güzeldi manzara. Işığı loş ayarlayıp JBL ses sistemini de uzağa ses dağılsın diye koyunca güzeeeeel bir ortam oldu. Bir tavuk tava yaptık offf offf. Tabi yenilen içilen her şey çok güzel olsa da güzel insanlarla güzel sohbetler her daim daha keyifli gelmiştir bana. Gecenin bir yarısı uyku için gittiğimde çadır rüzgardan yer değiştiriyordu ve hava soğuktu ama yine de keyifliydi. Kış zamanında bile eğer sağlam bir uyku tulumunuz varsa bu alanda kamp atılabilir. Hele ki o yolları motorsiklet ile gidecekseniz virajlarından çok tat alabilirsiniz. Biz araç ile geçerken ah tam motorlukmuş diye az söylenmedik.

Gidilecek alanın en güzel tarafı Karaburun merkeze de yakın olması. Hem Karaburun’ a gidip oranın bir akşam balık keyfini yaşayabilir hem de kamp yerinde kendi balığınızı pişirebilirsiniz. Size kalmış. Neyse lafı burada kestirip sizi bu doğayı düşlemekle başbaşa bırakıyorum. Gittiğinizde zorlandığınız yer olursa bana sosyal medyadan ulaşabilirsiniz. Başka gezide görüşürüz dostlar. Hoşçakalın.